50 binde bir görülüyor: Gürcü hastanın skolyoz eğriliğini Türk hekimler iyileştirdi

“`html

Yaklaşık yedi yaşında skolyoz hastalığına yakalanan Gürcistanlı Juna Bakhtadze, Türk doktorlarının uzmanlığı sayesinde yeniden sağlığına kavuştu. 19 yıl boyunca omurgasında 110 derece eğrilik ile yaşam mücadelesi veren 26 yaşındaki Juna, tedavi amacıyla İstanbul’a geldi. İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi’ne başvuran Juna, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Samet Erinç tarafından detaylı bir değerlendirmeden geçirildi ve ameliyata alındı. Başarılı geçen ameliyat sonrasında Juna, yaşam enerjisini yeniden buldu. Ameliyatın başarıyla sonuçlandığını belirten Doç. Dr. Erinç, “Bu tür durumlarda erken teşhis büyük önem taşıyor. Juna ilk geldiğinde, skolyozu 110 derece olarak belirlendi. Bu doğrultuda acil ameliyat gerçekleştirdik. Toplamda iki seans halinde 10-11 saat süren bir işlem oldu. Juna şu anda oldukça iyi, 8-9 ay içinde daha da iyi olacağını öngörüyoruz” dedi.

Gürcistanlı Juna Bakhtadze Ameliyat Sonrası

“Skolyoz hastalarını çocuk yaşta tedavi etmeyi hedefliyoruz”

Juna’nın Gürcistan’dan geldiğini ifade eden Doç. Dr. Samet Erinç, “Hastamız ilk geldiğinde yaklaşık 110 derecelik bir skolyoz tespit ettik. Eğrilik, omurganın sırt bölgesinde etkin oluyordu ve bu tür şiddetli vakalar oldukça nadir görülüyor. Juna’nın durumu, ileri evre skolyoz olarak adlandırılıyor. Genellikle skolyoz vakalarını çocuk yaşlarda tedavi etmeyi tercih ediyoruz çünkü bu, tedavi sürecini daha yönetilebilir hale getiriyor. Erişkinlikte ise tedavi daha karmaşık olabiliyor. Juna bize 25-26 yaşlarında başvurdu ve ileri derecede hem skolyoz hem de kifoz sorunuyla karşı karşıya kaldı. Eğer tedavi edilmezse, bu tür vakalar ileride ciddi sağlık sorunları doğurabilir. Bu yüzden ameliyatını gerçekleştirdik. Ameliyat sonrası Juna şu anda iyi durumda, ve ülkesine dönecek olmasından dolayı biz de mutluyuz” şeklinde konuştu.

“Skolyozlu ebeveynlerin çocuklarında hastalığın görülme riski artar”

Hastalarının kendilerine bir ay önce başvurduğunu belirten Doç. Dr. Erinç, sözlerine şöyle devam etti: “Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi 1 hafta ile 10 gün arasında değişti. Juna’yı hemen ameliyat ettik ve ertesi gün yürütmeye başladık. Ağrılarının geçmesi ve hastaneden çıkışı da 1 hafta kadar sürdü. Şu anda normal hayatına dönmüş durumda. Büyük ameliyatların ardından belli bir iyileşme dönemi geçmektedir. Yaklaşık 8-9 ay sonra Juna’nın istediği spora geri döneceğini öngörüyoruz. Ameliyat toplamda 10-11 saat sürdü ve bir gün yoğun bakımda kaldı. Ayrıca ailelere de önemli sorumluluklar düşmektedir; ailelerde skolyoz olan bireylerin çocuklarında da hastalık görülme ihtimali yüksektir. Bu nedenle ailelerin, çocuklarının postürlerine dikkat etmeleri ve bir anormallik durumunda derhal uzman hekimlere başvurmaları gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“Skolyoz hastalarının çoğu durumu fark etmeden yaşıyor”

Skolyozun toplumda sık rastlandığını aktaran Doç. Dr. Erinç, “10 derecenin üzerindeki omurga eğriliklerini skolyoz olarak adlandırıyoruz. Birçok hasta, bu durumlarının farkında olmadan yaşamaya devam ediyor. Eğrilikler ancak ileri seviyelere ulaştığında belirgin hale geliyor. Cerrahi müdahale gerektiren eğrilikler, genellikle 45-50 dereceyi aşanlar olarak kabul ediliyor. Bu tür vakalar, çoğu kişi için fark edilmeyen belirti gösteren eğrilikler şeklinde devam ediyor. Ergenlik döneminde, fizik tedavi ve korse gibi cerrahi dışı yöntemlerle daha etkili müdahale edebilmekteyiz. Hastaların bu dönemlerde zamanında fark edilmesi, sonuçların olumlu olmasında kritik bir rol oynamaktadır” şeklinde sonlandırdı.

“Yıllardır kendimi Quasimodo ile kıyaslıyordum, şimdi yeniden doğdum”

Skolyoz hastalığına dair yaşadıklarını paylaşan Juna Bakhtadze, “Skolyoz benim için sadece bir teşhis değildi; yedi yaşımda başlayan büyük bir mücadeleydi. O yaşta hissettiğim duygular, beni derin bir yalnızlığa sürükledi. Bu durumun, hayatımın diğer çocuklarla farklı olacağını anladım. Farklılığımı kabul etmem gerekiyordu, ancak bu süreç oldukça zor geçti. Bedenim nedeniyle yaşadığım zorluklar, birçok tutkulu hayalimin peşinden gitmemi engelledi. Kendimi ‘Quasimodo’ gibi hissediyordum. Hayatım boyunca geçirdiğim bu mücadeleler beni güçlendirdi, ve sonunda yeniden doğmayı başardım. Kendimi yeniden inşa ettim ve hayatıma yeni bir açıdan bakmayı öğrendim” dedi.

“Kendimi keşfetme sürecindeyim”

Ailesinin de bu süreçte zorlu anlar yaşadığını belirten Juna, “Ailem de benim gibi öfke, şaşkınlık ve çaresizlik duygularını hissetti. Ancak sonunda onların da güç bulduğunu gördüm ve bana destek oldular. Ameliyatın hayatımı değiştireceğini biliyordum; bu, daha iyi bir versiyonumu oluşturmak için attığım önem taşıyan bir adımdı. Kendimi kurtarmak ve iyileşmek için her türlü çabayı gösterdim. Şu anda yeni bir kendi keşif ve tanıma sürecindeyim. Duygusal dengesizliğin hayatımı belirlemesine izin vermekten vazgeçtim. Kendimi kabul etmek, sevmek ve saygı duymayı öğrenmek, bu süreçte edinmem gereken en önemli dersler oldu. Sağlığın ve zamanın değerini daha iyi kavradım” şeklinde konuştu.

“İnancınızı asla kaybetmeyin”

Yaşadığı zorlukların her zaman bir anlamı olduğuna inanan Juna, “19 yıl boyunca sabırlı olmayı öğrendim. Bu süreçte cesareti ve farklılıklara saygıyı tanıdım. Mücadelenin sonunda her zaman bir zaferin olduğunu gördüm. Samimi tavsiyem: İnancınızı asla kaybetmeyin. Çünkü tek kurtuluş yolu budur. İnanç olmadan sağlıkla ilgili zafer kazanmak imkansızdır. Sağlığınıza dikkat edin, vücudunuzu dinleyin ve zamanında kontrollerinizi yaptırın. Türk doktorlarının bilgisi ve hastanede aldığım nitelikli sağlık hizmeti, bu süreçte yardımcı oldu. Onlara sonsuz teşekkür ederim,” diyerek sözlerini tamamladı.

“`

Related Posts

İnsanlar zekayı kimden alır? Babadan mı anneden mi?

Bilim insanları, zekanın yüzde 40-60’ının genetik olduğunu ve bu genlerin büyük ölçüde anneden geçtiğini belirtiyor. X kromozomu üzerinde taşınan zeka genleri, annelerin çocuklarının bilişsel gelişiminde hem genetik hem de duygusal açıdan kritik rol oynadığını gösteriyor. Ancak babalar da çocuğun potansiyelini ortaya çıkarmada önemli bir etkiye sahip.

Bu yiyecekler bunamayı tetikliyor, vücudu felç ediyor

Uzmanlar, sağlıklı bir beyin ve vücut için yalnızca şekerli ve doymuş yağ oranı yüksek gıdalardan değil, aynı zamanda beklenmedik bazı yiyeceklerden de uzak durulması gerektiğini belirtti. Tüketilen bu yiyecekler bunamaya ve felç riskine sebebiyet verdiği açıklandı.

“Obezite ameliyatı geçirenlerde revizyon cerrahisi girişimi yaygınlaşıyor”

“Obezite ameliyatı geçirenlerde revizyon cerrahisi girişimi yaygınlaşıyor”

Diş enfeksiyonları ciddi komplikasyonlara yol açabilir

Diş enfeksiyonları ciddi komplikasyonlara yol açabilir

Uzmanından kritik uyarı: Yaz aylarında artan varis şikayetleri ihmal edilmemeli

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cengizhan Bayyurt, yaz sıcaklarının etkisiyle damarların genişlediğini ve bu durumun varis şikayetlerini artırdığını belirterek, hastalığın ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Bayyurt, özellikle yaz aylarında bacaklarda ağrı, dolgunluk, yorgunluk ve kramp şikayetlerinin artmasının varis belirtisi olabileceğine dikkat çekti.

Uzmanından yaz aylarında gebelere ‘sıvı tüketimi’ uyarısı

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Uzm. Dr. Göktuğ Alakuş, havaların mevsim normalleri üstünde seyrettiğini belirterek, hamilelere 2,5-3 litre günlük sıvı alımı önerdiklerini söyledi.