Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin:  “Topuk delme, yenidoğanlarda güvenli ve etkili bir yöntemdir!”

Topuk Delme: Yenidoğanlarda Kan Örneği Alma Yöntemi Hakkında Bilgilendirme

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi (İngilizce) Tıbbi Biyokimya Bölümü’nden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, yenidoğan ve prematüre bebeklerden kan örneği alma sürecinde en sık başvurulan yöntemlerden biri olan “topuk delme” tekniği hakkında önemli bilgiler verdi.

Yenidoğanlarda Kan Örneği Almanın Zorlukları

Yenidoğanlarda ve özellikle de erken doğum bebeklerde (prematüre) kan örnekleri almanın zor ve koşullara göre de zaman zaman kısıtlayıcı bir işlem olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Bu hastaların damar boyutu ve hacim durumu da venöz erişimi en yetenekli sağlık çalışanı için bile zorluk teşkil edebilir. Kılcal kan örnek alımı, bebeklerden kan örnekleri almak için en sık kullanılan yöntemdir. Kılcal kan örneği için de bazı durumlarda topuk delme tekniği kullanılır.” dedi.

Topuk Delme: Testler İçin Kolay Erişilebilir Bir Yol

Bu tekniğin, küçük kan örnekleri veya tekrarlanan küçük hacimli kan örnekleri için yararlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Topuk delme, özellikle yenidoğan taramaları ve glikoz seviyelerinin ölçülmesi gibi çeşitli laboratuvar testlerinde kılcal kan örneği elde etmenin minimal invaziv ve kolay erişilebilir bir yoludur. Ancak, daha küçük örnek hacimleri gerektiren gelişmiş laboratuvar teknikleri ve travmayı ve ağrıyı en aza indiren gelişmiş otomatik topuk delme cihazları sayesinde, topuk delme birçok rutin kan testi için kan elde etmenin uygulanabilir bir yöntemi haline gelmiştir.” diye konuştu.

Damar Yolundan Kan Alma Uygun Değil Mi?

Yenidoğanlarda, damar yolundan kan almanın topuk delmeye göre daha az ağrı ile sonuçlanabileceğine dair bazı kanıtların olduğunu ancak, bu işlemin prematüre bebekler veya çoklu ve sık kan örneklemesi gerektiren bebekler için uygun olmayabileceğini anlatan Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Daha yeni, daha etkili ve daha az ağrılı delme cihazlarının geliştirilmesi, topuk delmenin göreceli faydasını artırabilir.” ifadesinde bulundu.

Topuk Delme Genellikle 12 Aya Kadar Uygundur

Topuk delme yönteminin prematüre bebekler, yenidoğanlar ve bebekler için ideal olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, “Topuk delme genellikle 12 aylık olana kadar kullanılır. Topuk kanı örnek alımı, kılcal kanın kabul edilebilir bir kaynak olduğu her zaman için işlevseldir. Bu gibi durumlar şunları içerir; gereken örnek nispeten azdır, başka bir kabul edilebilir kan kaynağı (örneğin, santral venöz kateter, göbek kordonu kateteri, atardamar hattı) halihazırda mevcut değildir, topuktan alınan örnekler genel biyokimya ve karaciğer fonksiyon testleri, tam kan sayımı, yenidoğan taraması, başucu glikoz takibi ve kan gazı analizi için kullanılabilir.” şeklinde konuştu.

Lokal Anestezi ve Topuk Delme

Topuk delme tekniği için standart lokal veya sistemik farmakolojik anestezi gerekmediğini de dile getiren Prof. Dr. Nilgün Tekkeşin, şöyle devam etti:

“Aksine, lokal anestezikler kan örneğinin kalitesini etkileyebilir. Ancak bebeği rahatlatmak için ağızdan sakaroz, ortam ışığı düzenlenmesi ve gürültüyü azaltma ve kundaklama önerilebilir. Bebeğin ağırlığına uygun boyutta bir topuk delme cihazı tercih edilmelidir, böylelikle kesinin boyutu kontrol altına alınarak daha az travmatize edilir. Topuk kanı örneği, bebek sırtüstü pozisyondayken en kolay şekilde elde edilir. Uygun yer seçimi ağrıyı en aza indirmek ve kalkaneus kemiğine teması önlemek için önemlidir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Related Posts

50 binde bir görülüyor: Gürcü hastanın skolyoz eğriliğini Türk hekimler iyileştirdi

Skolyoz eğriliği nedeniyle tedavisi için Gürcistan’dan Türkiye’ye gelen Juna Bakhtadze Türk hekimleri sayesine hayata tutundu. Ameliyatı gerçekleştiren Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Samet Erinç, “Hastamızın skolyoz açısının yaklaşık 110 derece olduğu tespit ettik. Bu, toplumda çok nadir görülen, 50 ila 60 binde bir diyebileceğimiz cerrahi sınıra ulaşmış bir eğriliktir. İki seans şeklinde 10-11 saatlik bir operasyonun sonucunda hastamızı ameliyat ettik. Şu anda hastamız gayet sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürebilir. Yürümesi düzeldi, hayata yeniden dönmüş gibi oldu. Bu gibi durumlarda erken teşhis çok önemli” dedi.

Türkiye şişmanlıyor mu? 3,5 milyon kişilik ölçümden çarpıcı sonuçlar

Sağlık Bakanlığı’nın ülke genelinde hayata geçirdiği ‘İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa’ kampanyasının ilk 5 haftasında ölçüm yapılan 3 milyon 572 bin 436 kişiden 2 milyon 221 bin 201 kişinin vücut kitle indeksi ‘normal’ kilo aralığının üzerinde çıktı. Ölçüm yapılanların yaklaşık yüzde 5’inin ‘zayıf’, yüzde 32’sinin ‘normal’, yüzde 35’inin fazla kilolu, yüzde 28’inin ‘obez’ aralığında olduğu; erkeklerde ‘fazla kiloluluk’, kadınlarda ise ‘obezite’ oranının fazla olduğu belirlendi.

Hafta sonu kaçamağı demeyin! Sızdıran bağırsak sendromu 2 günde başlayabilir

Doç. Dr. Oğuzhan Öztürk uyarıyor: “Hafta sonu kaçamağı diye yenen birkaç hamburger, bağırsaklarınızı savunmasız bırakabilir.” Yüksek yağlı besinler, yalnızca günler içinde bağırsak florasını bozarak bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Kısa süreli keyif, vücudun savunma duvarında kalıcı bir gedik açabilir.

Ağızdan nefes almak sadece boğazı kurutmuyor! Dişleri de çürütüyormuş, iki kat riskli

Diş hekimleri, iyi niyetli alışkanlıkların bile zamanla dişlerinize ve diş etlerinize zarar verebileceğini söylüyor. Çok sert fırçalamaktan dişlerinizi bir araç olarak kullanmaya kadar, bu küçük yanlış adımlar ileride daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Diş hekimliği uzmanları farkında olmadan bile yaptığınız ve ağız sağlığınıza zarar verebilecek alışkanlıklar hakkında uyarıyor.

Hızlı hazırlanana popüler yemekte kanser uyarısı: ‘Riski yüzde 55 artırabilir’

Hızlı bir öğle yemeği veya atıştırmalık olarak sıkça tercih edilen hazır noodle’lar, sağlığınız için ciddi bir tehdit oluşturabilir. New York’taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde iç hastalıkları uzmanı olan Dr. Tim Tiutan, bu popüler yiyeceğin mide kanseri riskini önemli ölçüde artırabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Hücrelerin koruma kalkanı

Vücutta birçok biyolojik süreçte kritik rol oynayan ‘sistein’in hücresel düzeyde koruma sağlayan önemli bir amino asit olduğuna dikkat çeken Demet Erciyes ‘’Bu bileşiğin bağışıklık sistemini güçlendirmeden yaşlanma belirtilerini geciktirmeye kadar çok önemli etkileri var’’ dedi.